Gazze ve Filistin’de Müslüman Kardeşlerimizin Haksız Yere Topyekün Cezalandırılmasına İlişkin
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Açık Mektup
Türkiye Cumhuriyeti’nin Saygıdeğer Cumhurbaşkanı,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a;
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Yüce Allah aziz kitabında şöyle buyurmaktadır:
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.”[1]
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Bu mektup, size hitaben yazılmıştır. Biz zat-i âlinizi; mazlumların imdadına koşan, haklının hakkını teslim eden ve zalimlere karşı dik duran tavrınızla biliriz.
İslam ümmetinin pek çok evladı, dünyanın özgür insanları, insanî değerlerin savunucuları, barışın savunucuları, renkleri, etnik kökenleri, kültürleri ve inançları ne olursa olsun, bugün size saygı, takdir ve hayranlıkla bakıyorlar. Bu, mazlumların yanında olmanız, haklının hakkını elde etmesi için çalışmanız, ümmetin mukaddesatını ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) metodunu ve davetini güçlü bir şekilde savunmanız konusundaki cesur ve kararlı duruşunuzun doğal bir sonucudur.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Bu mektubu zat-i âlinize, Filistin halkının maruz kaldığı korkunç saldırı ve katliamların yanı sıra, Gazze halkının saldırganlar tarafından topyekûn cezalandırıldığı, kadın, çocuk ve yaşlıların katledildiği, üniversite, camii ve savunmasız insanların evlerinin yıkıldığı ve masum canlara kıyıldığı bir zamanda yazıyoruz. Bu yaşananlar uluslararası hukuka ve başta hoşgörüyü esas alan İslam Şeriatı olmak üzere semavî dinlerce de yasak sayılmaktadır. Yüce Allah aziz kitabında, bir cana –tek bir cana bile- kıymanın ne kadar korkunç bir günah olduğunu belirtmektedir. Oysa Filistin’de binlerce insan katledilmekte, on binlerce insanın da kalıcı yara almasına neden olunmaktadır. Evinden olanların sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. Yüce Mevla şöyle buyurmaktadır: “İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları’na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.”[2]
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Mazlumlardan yana olan samimi tavrınızla, saldırganlara karşı meydan okumak ve temiz insan fıtratının düşmanlarına karşı çıkmakla, zat-i âliniz, birçok Müslüman ve gayrimüslimin gönlünde taht kurdunuz. Yüce Allah sizin bu davranış ve duruşunuzu muhafaza etsin. Bu erdemli davranışlar, Yüce Allah’a olan imanınızdan ve Resûl-i Ekrem’in öğretilerinden esinlenmenizden ve hakikati savunan, can, ırz, mal ve mukaddesatı himaye eden ve yüksek insanî değerleri müdafaa eden şanlı ecdadınızın yaşamlarından ilham almanızdan kaynaklanmaktadır. Tıpkı Büyük Selçuklu İmparatoru Sultan Alparslan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucu padişahları; Ertuğrul Gazi, Osman Gazi gibi, Yıldırım Bayezid, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve Sultan II. Abdülhamid gibi. (Allah hepsine rahmet eylesin, makamları da âlî kılsın)
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Adalet, göreceli değil mutlak bir değerdir ve insanî değerler; dini, rengi, ırkı ve inancı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin övülmeyi hak eder. Hiç şüphe yok ki, bu mektubu zat-ı âlileriniz için kaleme aldığımızda; hangi ülkeden, hangi dinden, hangi kültürden olursa olsun insanlığın temiz vicdanının, dünyanın özgür insanlarının ve iyiliği sevenlerin, bugün İsrail’in Filistinli kardeşlerimize reva gördüğü saldırganlık ve kitlesel katliamları reddettiklerinin, iyiliğe, barışa ve adalete çağrıda bulunduklarının farkındayız.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Günümüzde; Gazze’de çocukların, kadınların, yaşlıların ve sivillerin üzerindeki zulmü kaldırmak için “Hilfü’l-Füdûl” gibi bir ittifakın oluşmasında tarihi bir fırsat vardır. Bu, büyük bir medeniyet ve insanlık projesinin çekirdeği niteliğinde olacaktır. Bu ittifakı yeniden ihya etmek için, tüm gücümüz, irademiz ve kararlılığımızla harekete geçmemiz gerekir. Zat-ı âlilerinize malum olduğu üzere, Peygamber Efendimize (s.a.v.) peygamberlik gelmeden önce cahiliye toplumunun bazı halkları “mazlumdan yana zalimlere karşı” olmak üzere bir ittifak kurmuşlardı. Hz. Peygamberin risaletinden yaklaşık yirmi sene önce bu ittifak yapıldığında adaletin ayakta tutulması prensibinden yola çıkarak Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bu ittifakı destekledi. Kutlu elçi ve yaratılmışlar arasında en sevdiğiniz kul olan Muhammed Mustafa (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Ben, güzel insanların (tayyibler) yeminine (ittifakına), bir delikanlıyken amcamla beraber şahit oldum. Bu ittifakın çiğnenmesi pahasına kırmızı develere sahip olsam da hoşuma gitmez.” Yine şöyle buyurmuştur: “İslam döneminde de böyle bir ittifaka çağrılsam icabet ederim.”
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
İnsanlık tarihinin sayfalarına altın harflerle yazılan ve insanlık için maddi ve manevi başarılarla dolu hükümetiniz döneminde, Filistin ve Filistin halkı kıyımdan geçirilirken tepkisiz kalmaya gönlünüz razı olmaz. Filistin ve Gazze’de sürmekte olan topyekûn cezalandırmayı durdurmak için bölgesel ve uluslararası müttefiklerinizle ittifak kurmalısınız.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
İslam ve Arap ülkeleri, yapılan zulmün kabul edilemez olduğunu belirttiler. Bu dünyada, zulüm ve haksızlığın kaldırılmasını can u gönülden isteyen başka halklar ve hükümetler bulunmaktadır. Toplumlar içerisinde bugün gördüğümüz boş vermişlik hali, girişken ruh ve safların kenetlenme eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bazı ülkeler Filistin halkına karşı işlenen suçlara karşı net tavır ortaya koyarken bazıları ise Yüce Yaradan’ın gazabını celp edecek nitelikteki insanlığın yüz karası bu sistematik soykırımdan derin bir hoşnutsuzluk duymakta ve sadece birileri tarafından korku bariyerinin kırılmasını beklemektedir.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Katledilen Müslüman müstazaf kardeşlerimiz için korku yoktur ve onları Yüce Allah’ın katında (inşaallah) şehit sayarız. Zat-i âliniz için korktuğumuz şey ise, mazlum kimselere sahip çıkacak imkânı bulamama ihtimalinizdir. Zira Yüce Allah otoritenizi güçlendirip hizmetinize birçok maddi ve manevi vesileyi sunmuştur. Burada sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) şu buyruğunu hatırlatmak isterim. “Sizin zafer elde etmeniz, ancak zayıflarınız sayesindedir.”
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Allah’ın mahlûkatına dair –hiçbir şekilde değişmeyen- yasaları (sünnetüllahı) işlemektedir. Yüce Allah’ın güçlü olanları, zayıf olanları yüz üstü bırakmaları nedeniyle cezalandırması, zayıf olanların uğradığı zorluk ve imtihandan daha çetindir. Zat-i âliniz Allah’a ve ahiret gününe inanırsınız, O’nun azabından korkar ve O’nun mükâfatını ümit edersiniz; dolayısıyla bu müstazaf, mazlum, mağdur ve yardıma muhtaç insanların üzerindeki zulüm ve haksızlığı halisane, Allah rıza için kaldırmaya çaba sarf etmeniz, Yüce Allah’a yaklaştıran büyük bir imana sahip olduğunuzun göstergesi olacaktır. Belki de darda ve sıkıntıda olanların duasıyla birlikte, uzun bir ömrün ve salih amellerin ardından inşallah peygamberlere, sıddıklara, şehitlere ve salihlere komşu olmanıza vesile olacaktır.
Şüphesiz bu, kulu Allah’a yaklaştıran salih amellerdendir. Nitekim Yüce Allah aziz kitabında, güçlü ve mümin hükümdarların örnek alması için onlara bir rol model olarak Zülkarneyn’i zikretmiştir. Öyleyse zat-i âliniz de Zülkarneyn’in önderliğine uyarak onun gibi azimetlere tutunup Yüce Allah’a tevekkül etmeli, çabalarınızı sadece O’nun rızasını gözeterek harcamalı, yardım ve desteği sadece O’ndan dilemelisiniz. Çünkü her şeyin mülkü O'nun elindedir ve nihayet bütün mahlûkat O’na dönecektir. Bu zulmün ortadan kalkması, zalimlerin bertaraf edilmesi, işkence gören kardeşleriniz, aziz Filistin halkının evlatlarına uygulanan suç ve baskı döngüsünün sona erdirilmesi için maddi ve manevi sebeplere ve etkenlere tutunmalısınız.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Düşmanların vaziyeti/gücü sakın sizi endişelendirmesin, Yüce Allah’a yemin olsun ki onlar derinden hezimet yaşamaktalar ve onların tuzakları zayıftır, çünkü onların tuzağı şeytanın tuzakları gibidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.”[3] Şüphesiz ki Allah’ın sizi inayetiyle sarması, sizi doğru yola yöneltmesi ve azgın suçluların hile ve tuzaklarını boşa çıkarması karşısında onların tuzakları çok cılız ve zayıftır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Bir kısım insanlar, müminlere: «Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!» dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve «Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!» dediler. Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir. İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”[4]
Saygıdeğer Cumhurbaşkanı;
Yüce Allah zat-i âlinize, akıtılan kanı durdurmada, insanlığın geniş bir cephesini birleştirmede, kitlesel cezalandırmayı ve topyekûn bir soykırımı reddetmenizde büyük bir hayır kapısı açmıştır.
Yeter ki ilgili tarafları toparlamak ve düzenlemek için inisiyatif alacak biri olsun. Yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde benzeri görülmemiş koşullar ve nedenler önünüze serilmiştir. Türk insanı, insanî değerleri, kültürel mirası ve köklü tarihiyle; bu barbar ve vahşi saldırıları reddediyor, insanlık ve Müslüman kardeşlerine yakınlık hissediyor ve zalimlere karşı mazlumların yanında yer alıyor.
Aynı şekilde Suudi Arabistan Krallığı, Katar, Kuveyt, Körfez ülkeleri, Yemen, Sudan, Somali, Kuzey Afrika ülkeleri, Ürdün, İslam ve Arap dünyası ve dünyadaki birçok lider de sizinle aynı fikirdedir. Lübnan, Irak, Suriye, Pakistan, İran, Endonezya, Malezya ve tüm İslam âlemi ve Çin, Rusya, Güney Afrika, Brezilya gibi ülkeler de sizden farklı düşünmüyor. Avrupa ülkeleri ve dünya halkları da bu zulüm, haksızlık ve saldırganlığı kabul etmezler.
Son olarak; Yüce Rabbimize, sizi muvaffak kılıp doğru yolu göstermesini, sizi kendi arzında iyiliğin anahtarlarının açılmasına ve kötülüğün kapılarına kilit vurulmasına vesile kılması için dua ediyoruz. Yüce Allah sizi, iyiliği ve barışı seven Türk Devleti’nin yönetici kadrosunu verdiği akıl, tecrübe ve irfanla; mazlumları kollayarak ve zalimlere karşı dik durarak Rabbimize üstün erdemlerle yaklaşan kullarından eylesin.
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Dr. Ali Muhammed as-Sallâbî
Doha, Katar
17 Ekim 2023 / 02 Rebi'ül-Ahir 1445